Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 30 Haziran 2025 tarihli kararına göre fazla çalışma ücreti davalarında kural olarak elektronik kayıtlarda zaman damgası olmaması, hükme esas alınmasına engel teşkil etmez.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 24 Nisan 2025 tarihli kararına göre zamanaşımı def'inin reddi hususunda davacı yararına usûlî kazanılmış hak oluşmuştur.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 06 Şubat 2025 tarihli kararına göre başhakemin oğlunun, hakemin kurucusu olduğu hukuk bürosunda çalışması, hakem kararının iptali koşullarını oluşturmaktadır.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 18 Haziran 2025 tarihli kararına göre belirsiz süreli iş sözleşmesinin usûlüne uygun ihbar öneli tanınmaksızın feshedilmesi durumunda ihbar öneli sonuna kadar işyerinde uygulanan ücret artışından işçi yararlanacaktır.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 19 Şubat 2025 tarihli kararına göre usûl hukukumuzda davalının UYAP sisteminden silinmesi şeklinde bir yöntem ve usûl yer almamaktadır.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 16 Haziran 2025 tarihli kararına göre telekonferans yoluyla yapılan arabuluculuk sürecinde son tutanağın düzenlendiği tarih, son tutanaktaki tüm imzaların tamamlandığı tarihtir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 18 Mart 2025 tarihli kararına göre iradi taraf değişikliği talebinden önce arabuluculuk faaliyetinin tamamlanmış olması hâlinde, arabuluculuk dava şartının gerçekleştiği kabul edilmelidir.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 29 Mayıs 2025 tarihli kararına göre bildirim süresine altı haftanın eklenmesiyle oluşan süreyi geçmemek üzere işçinin İş Kanunu'na eklenen geçici 10/2 kapsamında ücretsiz izinde geçirdiği süre dikkate alınmalıdır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 11 Mart 2025 tarihli kararına göre tahkim şartı sözleşmeden doğan uyuşmazlıklar için geçerli olup temel ilişkiden bağımsız munzam zarar taleplerini kapsamadığından uyuşmazlığın çözümünde genel mahkemeler yetkilidir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 11 Mart 2025 tarihli kararına göre yeni mâlikin ihtiyaç nedeniyle tahliye davası açmasında altı aylık süre dolunca hemen dava açılması zorunlu olmayıp sözleşme sonuna kadar dava açılabilir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 21 Nisan 2025 tarihli kararına göre ıslah dilekçesi verilerek boşanma davasının eki niteliğinde olan maddî ve manevî tazminat isteminde bulunulabilir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 10 Mart 2025 tarihli kararına göre sözleşmede feshi ihbar süresi öngörülmüş olmasına rağmen feshi ihbara uyulmamış ise bir ay içinde açılan dava süresinde olmayacaktır.
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 15 Nisan 2025 tarihli kararına göre mahkemece mazeret dilekçesinin kabulüne karar verilmesine rağmen davacı yanın yokluğunda ve sözlü yargılama için ayrı bir gün belirlenmeksizin karar verilmesi hatalı olmuştur.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 17 Nisan 2025 tarihli kararına göre aynı bölge adliye mahkemesinin aynı dairesinin farklı yöndeki kesin nitelikteki kararları arasında uyuşmazlığın giderilmesi talep edilemez.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 03 Mart 2025 tarihli kararına göre gerçek ve tüzel kişilere yönelik kambiyo senedi tanzimine ilişkin yetki bulunmadığından bonodan dolayı borçlu sorumlu tutulamaz.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 26 Mayıs 2025 tarihli kararına göre 3533 sayılı Kanun kapsamında kurumlar arasındaki uyuşmazlıklar ile ilgili olarak Hakem sıfatıyla açılan davalara hakem sıfatıyla en yüksek dereceli hukuk hâkimi bakmalıdır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 14 Nisan 2025 tarihli kararına göre Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 16/2 ve 18/A-15 hükümleri uyarınca arabuluculukta geçen süreler, zamanaşımı süresinin hesaplanmasında dikkate alınamaz.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 26 Mayıs 2025 tarihli kararına göre dava şartı olan zorunlu arabuluculuk başvurusunun da, tahliye davası açma hakkının doğumundan sonra yapılması gerekir.
Yargıtay 5. Hukuk Dairesi’nin 06 Mayıs 2025 tarihli kararına göre 7421 sayılı Kanunun 5. maddesi ile Kamulaştırma kanunu Ek 4/1 hükmü, 04 Kasım 1983 tarihinden sonra fiilen el atılan taşınmazlar için açılan davalarda uygulanamaz.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 26 Mayıs 2025 tarihli kararına göre tevdi mahalli kararının verilmesi öncesinde talep dilekçesinin karşı tarafa tebliğ edilmemesi hukukî dinlenilme hakkının ihlâli olarak değerlendirilmeyecektir.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 24 Şubat 2025 tarihli kararına göre teknik veriler ve ayrıntılı hesaplamalarla ortaya konulabilecek zararın uzlaşma anında tespit edilmesi mümkün olmadığından araştırma yapılarak bir sonuca varılması gerekmektedir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 05 Mayıs 2025 tarihli kararına göre iş kazası için verilen vekaletnameden kaynaklı vekalet ücreti uyuşmazlıklarında, genel mahkemeler görevlidir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 23 Ocak 2025 tarihli kararına göre tarafın gerekçeli kararın kendisine tebliğinden önce kararı süre tutum dilekçesi adıyla istinaf ettiğini belirtir dilekçe sunması, istinaf iradesini açıkça ortaya koymaktadır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 05 Mayıs 2025 tarihli kararına göre tüketici kredisi sözleşmesinde belirlenen adrese muacceliyet ihtarı gönderilmiş ise ölçülülük ilkesine uygun düşecek şekilde ihtiyatî haciz kararı verilebilir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 25 Şubat 2025 tarihli kararına göre kira sözleşmesinin yapılmasından bir gün sonra düzenlenen tahliye taahhütnamesi hukuken geçerlidir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 10 Mart 2025 tarihli kararına göre kira bedeli açısından TBK 138 hükmü düzenlemesindeki diğer sebeplerin ve şartların oluşması halinde her zaman uyarlama davası açılması mümkündür.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 10 Mart 2025 tarihli kararına göre TBK 344 hükmünde düzenlenen kira bedelinin belirlenmesi davasının sebepleri ile uygulanacak ilkeleri, TBK 138 hükmündeki uyarlama davasının sebebini ve konusunu oluşturmaz.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 16 Ocak 2025 tarihli kararına göre uzun süreli olarak erkeğin bilgi ve rızası dışında aile konutundan ayrılmak erkek eş için evliliğin temelinden sarsılması sebebi olamaz.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28 Mayıs 2025 tarihli kararına göre takibe itiraz edilmesine rağmen kesinleşmemiş bir takipte haczin kabul edilerek takibin durması yerine borçlunun hacizle karşı karşıya kalması manevî tazminatı gerektirir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 17 Nisan 2025 tarihli kararına göre borç benimsenerek ödeme taahhüdünde bulunulmuş ise de, her somut uyuşmazlığın ayrıca değerlendirilmesi gerekeceğinden menfi tespit davası açmakta hukukî yarar bulunmaktadır.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 12 Şubat 2025 tarihli kararına göre ilamın kesinleşmediğine ilişkin bir iddia ileri sürülmediği için re’sen ilamın kesinleşmediği gerekçesi ile takibin iptaline karar verilemez.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30 Nisan 2025 tarihli kararına göre geriye yürümeme ilkesi ve ıslah işleminin yapılmakla tamamlanmış usûlî işlem teşkil etmesi nedeniyle eldeki davada bu yeni hükmün uygulanamayacağı açıktır.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 27 Kasım 2024 tarihli kararına göre haciz tutanağına konu 2 adet yağlı boya tablonun değerinin belirlenerek davalı borçlunun acz halinde olup olmadığının değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 26 Şubat 2025 tarihli kararına göre murisin asıl irade ve amacının, tek oğlu olan ve ikinci evliliğini yapmayı planlayan oğluna dava konusu taşınmazı devrederek diğer mirasçılardan mal kaçırmak olduğu anlaşılmıştır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 09 Aralık 2024 tarihli kararına göre İİK 89/3 hükmü uyarınca açılan menfi tespit davası maktu harca tabi olmakla birlikte, davanın konusu bedele ilişkin olduğundan davacı lehine nispi vekalet ücreti takdir edilmelidir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 10 Mart 2025 tarihli kararına göre mahkeme, kiracının menfaatlerini de göz önünde tutmak suretiyle kiralananın gösterilmesi hususunda hakkaniyete uygun şekilde ihtiyatî tedbir kararı verebilir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 12 Aralık 2024 tarihli kararına göre davacı tarafın kira sözleşmesine TMK 194/4 hükmüne göre taraf olma imkanı varken, ev sahibine açtığı taşınmazın aile konutu olduğunun tespitine ilişkin davada hukukî yararı yoktur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 26 Şubat 2025 tarihli kararına göre yıkım isteklerinde tüm paydaşların davada yer alması gerekirse de somut olayda taraflar dışında diğer mâliklerin hak iddiası bulunmadığından davaya dâhil edilmelerine gerek yoktur.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 20 Ocak 2025 tarihli kararına göre ihtarname, icra takip dosyası ve mahkeme kararlarının, hacizden ve takipten önceki tarihli olması nedeniyle İİK 135/2 hükmünde düzenlenen resmi belgelerden olduğunun kabulü gerekir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 26 Şubat 2025 tarihli kararına göre tazminat miktarı belirlenerek bu miktara dava konusu poliçede yer alan KDV klozundaki koşullar çerçevesinde KDV bedelinin dâhil edilip edilemeyeceğine dair inceleme yapılmalıdır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 05 Şubat 2025 tarihli kararına göre şartları varsa davacının genel haciz yolu ile başlattığı takiple alakalı itirazın iptali davasında İİK 45 hükmü değerlendirilerek takibin iptaline karar verilmesi mümkündür.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 20 Ocak 2025 tarihli kararına göre itiraz üzerine takip durmuş ancak açılan itirazın iptali davası lehe sonuçlandığından ihtiyatî haciz kesin hacze dönüşmüştür.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 19 Şubat 2025 tarihli kararına göre tüm mirasçıları kapsar şekilde bir taksim işleminin olmaması, davalıların temlik sırasında yaşlarının küçük olması ve alım güçlerinin bulunmaması muvazaa iradesini göstermektedir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 21 Ocak 2025 tarihli kararına göre kefillerin, tüm kira müddetince ve kira sözleşmesinden kaynaklanan tüm borçları için kiralayanlar tarafından kiracının ibrasına kadar sorumlu olduğuna ilişkin madde geçersizdir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 21 Ocak 2025 tarihli kararına göre kefilin uzayan dönemdeki sorumluluğunun azami hangi süreyle ve hangi miktarla sınırlı olacağının kira sözleşmesinde açıkça gösterilmiş olması da şarttır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 21 Ocak 2025 tarihli kararına göre kendisi de yoksul olan ve çalışacak durumda bulunmayan davalı erkeğin yoksulluk nafakasından sorumlu tutulamayacağı gözetilmelidir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12 Şubat 2025 tarihli kararına göre tahkim yargılaması sırasında yürütülen ceza soruşturmasının başlama tarihi ve kapsamı ile davacının kusurunun bulunmadığı gözetilip zamanaşımı def'inin reddine karar verilmelidir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 09 Ocak 2025 tarihli kararına göre eşler arasında müşterek hesaplarda bulunan paranın diğer eş tarafından çekildiği iddiasıyla tahsili istemine ilişkin davanın, katılma alacağı davasını bekletici sorun yapması gerekir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12 Şubat 2025 tarihli kararına göre devletin sorumluluğu için salt tapu sicilinin veya tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemlerinin hatalı olması yeterli değildir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 11 Aralık 2024 tarihli kararına göre müteselsil borçlu mirasçıların borcunun, mirasçı alacaklının iç ilişkideki payı oranında ortadan kalkacağının kabulü gerekir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 09 Nisan 2025 tarihli kararına göre temyiz itirazları daha önce Özel Dairece reddedilen tarafın direnme kararını temyiz etmekte hukukî yararı bulunmamaktadır.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 25 Aralık 2024 tarihli kararına göre murisin alacaklılarına mirasçıların mirası ret hakkından mahrum olduklarının tespiti davası açma imkanı tanınmıştır.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 05 Aralık 2024 tarihli kararına göre İİK 106-110. maddeleri gereğince haczin kaldırılmasına ilişkin ise de, şikayetçi alacaklı olduğundan, kararın kesin nitelikte olmadığı anlaşılmaktadır.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 23 Aralık 2024 tarihli kararına göre meme küçültme sonrası memelerin hastanın bedenine göre büyük bırakılması ve göbek yağlarının alınması sonrasında oluşan izler nedeniyle tazminata karar verilmelidir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 19 Şubat 2025 tarihli kararına göre Adli Tıp Kurumu 2. Üst Kurulundan sözü edilen kurul raporları arasındaki farklılığa ilişkin çelişkileri giderici ve açıklayıcı rapor alınmalıdır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 22 Nisan 2025 tarihli kararına göre kişisel mal denkleştirmesi yapılırken tasfiye konusu taşınmazın edinme tarihindeki durumlarına göre edinme tarihindeki değerini etkileyecek faktörler gözetilmelidir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 25 Kasım 2024 tarihli kararına göre haksız feshin tespiti ve feshe bağlı sonuçları, eda işlemi içerdiğinden davacının hukukî yararı bulunmaktadır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 06 Kasım 2024 tarihli kararına göre bir çocuğun kendisinden olmadığı yönündeki şüphe öğrenme açısından yeterli kabul edilemeyecektir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 06 Kasım 2024 tarihli kararına göre öğrenmenin yargılama dışı babalık testi ile gerçekleşmesi anında hak düşürücü sürenin başlayacağı kabul edilmelidir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12 Şubat 2025 tarihli kararına göre taşınmazın baştan beri tescil harici bırakılan kısımda kaldığı belirlendiği taktirde hasımdaki bu eksikliğin haklı bir yanılma olarak kabul edilmesi gerekir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 28 Kasım 2024 tarihli kararına göre sıra cetveli yapılması ile sıra cetveline yönelik itiraz ve sıra cetveliyle ilgili diğer işlemler zamanaşımını keser nitelikte işlemlerden değildir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16 Nisan 2025 tarihli kararına göre yapılan asgari ücret artışının ortalama bir kişi için bile tahmin edilemeyen olağan dışı bir artış olmadığı kabul edilmelidir.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 14 Nisan 2025 tarihli kararına göre Başkanlar Kurulunun uyuşmazlığın hangi bölge adliye mahkemesinin kararı doğrultusunda giderilmesi gerektiği konusunda bir görüş ortaya koyması, ilgili yasal düzenlemeye aykırıdır.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 18 Kasım 2024 tarihli kararına göre takip mirasçılara yöneltilmeden borçluya ait olmayan taşınmaz üzerine haciz konması yasaya aykırı olup meskeniyet şikayetinde bulunulmasına da imkan yoktur.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 18 Mart 2025 tarihli kararına göre mal rejimi tasfiyesinde bankadaki para enflasyon, ÜFE, TÜFE, faiz, altın, döviz kurlarındaki, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışların ortalaması alınarak hesaplanmalıdır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16 Nisan 2025 tarihli kararına göre muvazaaya dayalı tasarrufun iptali davası, mal rejiminden kaynaklanan katılma alacağı davasını bekletici sorun yapmalıdır.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 04 Kasım 2024 tarihli kararına göre alacaklılarına zarar verme kastıyla yapılan mirasın reddi işlemi, tasarrufun iptali davasına konu olabilir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 24 Aralık 2024 tarihli kararına göre terditli talepten sonra yargılama sırasında dilekçeyle bedel talebinde bulunulmadığı sadece aynen iade talebinde bulunulduğu belirtildiğinden aynen iade talebi incelenmelidir.
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 03 Mart 2025 tarihli kararına göre ön inceleme duruşmasından sonra davadan feragat edildiğinden maktu karar harcı 2/3 oranında alınması gerekir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 09 Nisan 2025 tarihli kararına göre murisin silah ruhsatı almış olması, spor kulübü derneği üyeliklerinin bulunması ve şirket adına işlemler yapması, hisse devir tarihinde fiil ehliyeti bulunduğu anlamına gelmez.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 09 Nisan 2025 tarihli kararına göre murisin intihar suretiyle vefatının davacılardaki muhtemel etkisi ve davacıların küçük olması dikkate alındığında on yıl sonra hisse devrinin iptalini talep etmeleri yerindedir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 06 Mart 2025 tarihli kararına göre tasarrufun iptaline ilişkin olarak verilen ihtiyati haciz kararının infazına ilişkin inceleme görevi, tasarrufun iptali davasının yargılamasında görevli olan mahkemedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16 Nisan 2025 tarihli kararına göre tarafların birbirlerini tanımaları ve sözleşmede yer alan bedel ile gerçek bedel arasındaki fark, vekâlet görevinin kötüye kullanıldığının ispatı bağlamında yeterli görülmemiştir.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 13 Ocak 2025 tarihli kararına göre sonraki dönemler için ecrimisil değeri, ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olamaz.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 13 Şubat 2025 tarihli kararına göre menfi tespit davasının sonucu, istihkak davasının sonucuna etki edecek mahiyette olduğundan menfi tespit davası bekletici sorun yapılmalıdır.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 07 Kasım 2024 tarihli kararına göre davalı alacaklının, muristen alacağının kalmadığını bildirmesi karşısında mirasın hükmen reddinin tespiti isteminin reddine karar verilmesi gerekir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16 Nisan 2025 tarihli kararına göre iş saatleri dışında davalı şirket çalışanlarının otelde kaldıkları dönemde işin yapılması ile ilgili olmayan zaman diliminde gerçekleştirdiği fiillerden davalı sorumlu tutulamaz.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 19 Aralık 2024 tarihli kararına göre özel yetki ile dava açma ve takip yetkisi bulunmayan vekilin açtığı dava usulüne uygun açılmadığı gibi özel yetki eksikliğinin de eş öldüğü için giderilemeyeceği anlaşılmıştır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 04 Aralık 2024 tarihli kararına göre temerrüt nedeniyle tahliye davası açma koşullarının bulunması durumunda bile, mahkeme kararı ile tahliye ilamı alınmadığı sürece akdin sona erdiğinden söz edilemez.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 19 Aralık 2024 tarihli kararına göre günümüz ulaşım koşulları da dikkate alındığında kişisel ilişki tesis edilirken, aynı yer - farklı yer ayrımı yapılması doğru olmamıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 09 Nisan 2025 tarihli kararına göre temyiz dilekçesinin süresinde verilip verilmediği hususu, miktar yönünden temyizi kabil karar olup olmadığı hususundan önce incelenmesi gerekir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 14 Ocak 2025 tarihli kararına göre mirasın reddi kararının kesinleşmesinden sonraki aşamada sanığın, kardeşine malı devretmesi şeklinde gerçekleşen eyleminde İİK 331 hükmündeki suç unsuru bulunmamaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05 Mart 2025 tarihli kararına göre haczedilmezlik şikâyetine başvurulması İİK 22 hükmüne göre tedbir kararı verilmedikçe satış isteme süresini kendiliğinden durdurmaz.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 15 Nisan 2025 tarihli kararına göre açılmamış sayılmasına karar verilen dosyada taraf seçimlik hakkını kullandığı için yeni davasında daha önce kullandığı seçimlik hakkın dışına çıkamaz.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 13 Şubat 2025 tarihli kararına göre 06 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen depremde DASK tarafından muafiyet düşüldükten sonra kalan sigorta bedelinin tamamı davacıya ödendiğinden DASK’ın sorumluluğu bulunmamaktadır.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 10 Mart 2025 tarihli kararına göre işverenin yıllık izin dönemine ilişkin ücreti izinden önce ödeme zorunluluğuna ilişkin yükümlülüğüne aykırı davranışı, işçi bakımından haklı nedenle fesih sebebi teşkil eder.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 19 Şubat 2025 tarihli kararına göre kooperatif hissesi devrine ilişkin tasarruf tarihi itibariyle taşınmazın değeri belirlenerek bu miktarla ve alacak ve ferileriyle sınırlı olarak tasarruf iptal edilebilir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 03 Mart 2025 tarihli kararına göre 6102 sayılı TTK 547 hükmünde yer alan şirketlerin ihyasına ilişkin hüküm derneklerin ihyasında da kıyasen uygulanabilir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 16 Ocak 2025 tarihli kararına göre davacının katılma alacağı borçlu eş tarafından ödenmiş olup davacının eksik kalan katılma alacağı bulunmadığından TMK 241 hükmü kapsamında açılan davanın reddi gerekir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12 Şubat 2025 tarihli kararına göre sulh hukuk mahkemesince iflâs hükümlerine göre gerçekleşen tasfiye sonucu arta kalan değerler için mirasbırakandan alacağı bulunanlar mirasçılara yönelterek dava açabilir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 26 Mart 2025 tarihli kararına göre tedbir kararını tapuda infaz ettirmeyen hâkimin hukuki sorumluluğu ancak davacının alacağının tahsili için tüm hukukî yollar tüketildikten sonra belli olacaktır.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 26 Şubat 2025 tarihli kararına göre dairenin önceki uygulamasına güvenilerek açılan davalarda, mahkemece görüş değişikliğine bağlı olarak davacı aleyhine vekâlet ücreti ile yargılama gideri hükmedilmemesi gerekir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 03 Mart 2025 tarihli kararına göre taşıma ilişkisine dayalı, birden çok kişi aleyhine, ihtiyari dava arkadaşlığı şeklinde açılan davalar, tüketici mahkemesinde görülmelidir.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 06 Ocak 2025 tarihli kararına göre alacak veya işe iade davası, anlaşma belgesinin geçersizliğinin tespitine ilişkin davanın sonucunu bekletici mesele yaparak karar vermelidir.