KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.
Yazdır

ALACAKLILARINA ZARAR VERME KASTIYLA YAPILAN MİRASIN REDDİ İŞLEMİ, TASARRUFUN İPTALİ DAVASINA KONU OLABİLİR.

T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2024/4853
Karar No      : 2024/10239

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                       :
 Anamur 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                                 : 25.10.2023
SAYISI                                 : 2023/50 E., 2023/248 K.

Taraflar arasında görülen tasarrufun iptali davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:         

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı borçlu Havva M. hakkında Anamur İcra Müdürlüğü'nün 2010/1140 sayılı dosyasının tahsili için takip yapıldığını, borçlu Havva M.'in 15.06.2011 tarihinde Anamur Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2011/495 Esas 2011/633 Karar sayılı dosyasıyla açtığı mirasın reddi davası sonucunda murisi Halil C.'den kendisine intikal edecek mirasını reddettiğini, oysa miras bırakanın borca batık olmadığını, davalı Havva M.'in alacaklıdan (davacıdan) mal kaçırmak için hiçbir haklı sebep olmadan mirası reddettiğini belirterek davalılar arasında yapılan söz konusu mirasın reddi işleminin cebri icra yoluyla alacağın tahsiline yetki vermek üzere iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı Havva M. vekili cevap dilekçesinde; babası Halil C.'in piyasaya borçları olduğunu, babasının ölümünden sonra bir takım sürpriz borçları ortaya çıktığında bundan sorumlu olmamak için ve kardeşleriyle de aralarında bir takım anlaşmazlıklar olduğu için babasından gelecek olan mirası, Medeni Kanun tarafından kendisine verilmiş bir hak olarak reddettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

2. Diğer davalılar; davaya cevap vermemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 25.11.2015 tarihli ve 2014/412 Esas, 2015/523 Karar sayılı kararı ile; İİK 277 nci maddesi gereğince borçlunun aciz halinde bulunduğunu gösterir vesika tasarrufun iptali davalarında dava şartı olarak düzenlendiğinden ve davacı tarafça davalı Havva M.'in aciz halinde bulunduğunu gösterir vesika dosyaya ibraz edilemediğinden dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 20.12.2021 tarihli ve 2021/16309 Esas, 2021/10659 Karar sayılı ilamı ile;

"... Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 105-143 md) bulunması gerekir. İİK’nun 105 inci maddesine göre haczi kabil malı bulunmadığına ilişkin haciz tutanağı; İİK’nun 143 üncü maddesindeki aciz belgesi hükmündedir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280 inci maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.

Somut olayda, dava dayanağı takip dosyasında; borçlunun da hazır olduğu 10.11.2015 tarihinde yapılan hacizde; yalnızca 400,00 TL değerinde bir koltuk takımının haczedildiği belirtilmiştir. İcra dosyası kapsamında borçlunun alacak veya başka taşınır ya da taşınmaz malı olmadığı, bu hali ile davacının alacağını karşılama imkanı bulunmadığı açıktır. Bu nedenle; 10.11.2015 tarihinde düzenlenen haciz tutanağı İİK'nun 105 inci maddesi anlamında geçici aciz belgesi niteliğinde olduğundan davanın esasına girilerek, taraf delilleri toplanarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetli değildir." gerekçesi ile karar bozularak dosya kararı veren Mahkemeye gönderilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; murisin alacaklılarının açtığı mirasın gerçek reddinin iptali davalarında TMK 618 hükümlerinin uygulanması gerektiği, murisin mirasçısının alacaklılarının açmış olduğu mirasın gerçek reddinin iptali davalarında ise; TMK 617 hükümlerinin uygulanması gerektiği, Anamur Sulh Hukuk Mahkemesi'nin mirasın gerçek reddine ilişkin dosyasında davalı Havva'nın mirası 15.06.2011 tarihinde reddettiği, eldeki açılan dava tarihinin 24.07.2014 olması sebebi ile; süresinden sonra davanın açıldığı gerekçesiyle davanın hak düşürücü süre nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; mahkemece açılan davanın vasfının hatalı değerlendirildiğini, davanın tasarrufun iptali davası olup mirasın reddinin iptali istemi olmadığını, TMK'nın ilgili 617 ve 618. maddelerinin dava konusunu ilgilendirmediğini, borçlu Havva M.'in 15.06.2011 tarihinde Anamur Sulh Hukuk Mahkemesinde açtığı davada babasından kalan mirası reddettiğini, oysa miras bırakanın borca batık olmadığını, davalı Havva M.'in alacaklıdan (davacıdan) mal kaçırmak için hiçbir haklı sebep olmadan mirası reddettiğini, İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince bu tasarrufun iptale tabi olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, İİK 277 ve devamı maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 277 ve devamı maddeleri.

3. Değerlendirme

HMK'nin 33 üncü maddesine göre Hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur.

Somut olayda, dava dilekçesindeki ileri sürüşe, yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara ve hükmüne uyulan bozma ilamında da belirtilmesine göre dava niteliği itibarıyla TMK'nun 617 ve 618.maddelerine göre değil, İİK 277 ve devamı maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.

İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı açılmış tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280 inci maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278 inci maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır.

Keza İİK.nun 280 inci maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279 uncu maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.

Aynı yasanın 284 üncü maddesinde iptal davasının tasarruf tarihinden itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre içinde açılacağı hükme bağlanmıştır.

Dosya içerisindeki belgelerden dava konusu mirasın reddi istemine ilişkin tasarrufun 15.06.2011 tarihinde yapıldığı, davanın ise 05.06.2014 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Buna göre İİK'nun 284 üncü maddesi kapsamında 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçmediği de anlaşılmış olup, mahkemece davanın İİK 277 ve devamı maddeleri kapsamında değerlendirilip davanın esasına girilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.

VI. KARAR

Yukarıda açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde davacıya iadesine,

Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,

04.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan                     Üye               Üye                         Üye                                Üye
Kadri Özerdoğan     Ali Çolak      Hüseyin Tuztaş     Ömer Faruk Aydıner     Mehmet Arı

İÇTİHAT YORUMU : “Türk Borçlar Kanunu’nun m. 285/2 hükmü gereği, mirası reddetmek, bağışlama hükmünde olmadığından bağışlama vasfı ile hareket ederek tasarrufun iptali davası açılamaz.

Nitekim, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi de aynı görüştedir.

“… Kural olarak mirasın reddi bağışlama sayılmaz. Ancak borçlunun alacaklılarına zarar verme kastıyla mirası reddetme işlemi tasarrufun iptali davasına konu olabilmektedir. Mirasın reddine dair işlem ile terekenin açılmasıyla borçlunun aktifine geçecek olan mal para vs. değerler karşılıksız olarak diğer mirasçılara geçeceğinden borçlunun mirasın reddine ilişkin tasarrufu diğer iptal koşullarının oluşması halinde iptale konu olabilecek tasarruflardandır.” (Y. 4. HD. 07.10.2021, 16493/6396 sayılı Kararı)” (KARAMERCAN, Fatih, Mirasın Reddi ve İcra Takibine Etkisi, Ankara, 2025, s. 143)

Doktrindeki bir görüşe göre, alacaklılara zarar veren mirasın reddi bakımından eğer kanunda aranan şartlar mevcutsa İİK m. 280 hükmü uyarınca tasarrufun iptali davası açılabilir. (GÜRTÜRK, Damla, İcra ve İflâs Hukukunda İvazsız Tasarruflardan Dolayı İptal Davası, Ankara, 2021, s. 183)

Doktrindeki diğer bir görüşe göre ise, doktrinde ileri sürülen bu görüş, mirasın reddi bakımından tasarrufun iptali davası açılabileceğini kabul ettiği için yerindedir. Ancak, mirasın reddi bakımından İİK m. 280 hükmü uyarınca tasarrufun iptali davası açılabileceğini ifade ettiği için isabetli bulunmamıştır. Zira, İİK m. 278 (SchKG Art. 286) hükmünde sadece bağışlamalar değil aynı zamanda ivazsız tasarruflar da düzenlendiği için mirasın reddi bakımından İİK m. 278 (SchKG Art. 286) hükmü uyarınca tasarrufun iptali davası açılması mümkündür. (IŞIK, Serpil, İcra ve İflâs Hukukunda İvazsız Tasarrufların İptali Davası, İstanbul, 2024, s. 343)