
EŞİNE BOŞOL BOŞOL BOŞOL DEMEK BOŞANMA SEBEBİDİR.
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2024/6190
Karar No : 2025/2442
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/558 E. - 2024/769 K.
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı erkek vekili tarafından kusur belirlemesi, reddedilen tazminatlar yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-davacı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Taraflarca karşılıklı açılan boşanma davalarında, İlk Derece Mahkemesince erkeğin ayrı bir ev açmadığı, kadına şiddet uyguladığı, "senden bana eş olmaz boşol boşol boşol" diye tanıkların yanında söylediği; kadının imam nikahlı eşi ile yaşadığı, şu an imam nikahlı olarak evli olduğu kişi ile nişanlı olduğu anlaşılmakla tarafların eşit kusurlu olduğu belirtilerek her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir. Davalı-davacı erkek vekilince istinaf yoluna başvurulması üzerine istinaf incelemesi yapan Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar, erkek vekilince yukarıda belirtildiği üzere temyiz edilmiştir. İlk Derece Mahkemesince tarafların eşit kusurlu olduğu belirtilmişse de kusur belirlemesinin hatalı yapıldığı, yapılan yargılama ve toplanan delillerden; her ne kadar erkeğe fiziksel şiddet uyguladığı vakıası kusur olarak yüklenmişse de bu vakıanın ispatlanamadığı ve erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, Mahkemece taraflara yüklenen diğer kusurlu davranışların gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Hal böyle iken Mahkemece tarafların belirlenen ve gerçekleşen diğer kusurlarına göre, boşanmaya sebebiyet veren ve gerçekleşen olaylarda ayrı bir ev açmayan, kadına "senden bana eş olmaz boşol boşol boşol" diye tanıkların yanında söyleyen erkeğin az kusurlu, imam nikahlı eşi ile yaşayan, imam nikahlı olarak evli olduğu kişi ile nişanlı olduğu anlaşılan kadının ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekirken Mahkemece bu husus gözetilmeden yanılgı değerlendirme ile tarafların eşit derecede kusurlu olduğuna hükmedilmesi doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.
3.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 174 üncü maddesinin birinci fıkrasında mevcut ve beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz yada daha az kusurlu olan tarafın, kusurlu taraftan uygun bir tazminat isteyebileceği, aynı maddenin ikinci fıkrasında boşanmaya sebebiyet vermiş olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevî tazminat isteyebileceği öngörülmüştür. Yukarıdaki paragrafta açıklandığı üzere, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı-davalı erkeğin ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, kadının kusurlu eylemlerinin kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği anlaşılmıştır. O halde, Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen "hakkaniyet kuralları" da dikkate alınarak davalı- davacı erkek yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararını kusur belirlemesi ve tazminatlar yönünden erkek yararına ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi ve tazminatlar yönünden erkek yararına BOZULMASINA,
3. Davalı-davacı erkek vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Temyiz peşin harcının istek halinde yatırana iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
M. Kasım Çetin Seydi Kahveci Sevil Kartal Harun Can Hatıran Alper
EŞİNE BOŞOL BOŞOL BOŞOL DEMEK BOŞANMA SEBEBİDİR.
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2024/6190
Karar No : 2025/2442
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/558 E. - 2024/769 K.
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı erkek vekili tarafından kusur belirlemesi, reddedilen tazminatlar yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-davacı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Taraflarca karşılıklı açılan boşanma davalarında, İlk Derece Mahkemesince erkeğin ayrı bir ev açmadığı, kadına şiddet uyguladığı, "senden bana eş olmaz boşol boşol boşol" diye tanıkların yanında söylediği; kadının imam nikahlı eşi ile yaşadığı, şu an imam nikahlı olarak evli olduğu kişi ile nişanlı olduğu anlaşılmakla tarafların eşit kusurlu olduğu belirtilerek her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir. Davalı-davacı erkek vekilince istinaf yoluna başvurulması üzerine istinaf incelemesi yapan Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar, erkek vekilince yukarıda belirtildiği üzere temyiz edilmiştir. İlk Derece Mahkemesince tarafların eşit kusurlu olduğu belirtilmişse de kusur belirlemesinin hatalı yapıldığı, yapılan yargılama ve toplanan delillerden; her ne kadar erkeğe fiziksel şiddet uyguladığı vakıası kusur olarak yüklenmişse de bu vakıanın ispatlanamadığı ve erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, Mahkemece taraflara yüklenen diğer kusurlu davranışların gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Hal böyle iken Mahkemece tarafların belirlenen ve gerçekleşen diğer kusurlarına göre, boşanmaya sebebiyet veren ve gerçekleşen olaylarda ayrı bir ev açmayan, kadına "senden bana eş olmaz boşol boşol boşol" diye tanıkların yanında söyleyen erkeğin az kusurlu, imam nikahlı eşi ile yaşayan, imam nikahlı olarak evli olduğu kişi ile nişanlı olduğu anlaşılan kadının ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekirken Mahkemece bu husus gözetilmeden yanılgı değerlendirme ile tarafların eşit derecede kusurlu olduğuna hükmedilmesi doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.
3.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 174 üncü maddesinin birinci fıkrasında mevcut ve beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz yada daha az kusurlu olan tarafın, kusurlu taraftan uygun bir tazminat isteyebileceği, aynı maddenin ikinci fıkrasında boşanmaya sebebiyet vermiş olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevî tazminat isteyebileceği öngörülmüştür. Yukarıdaki paragrafta açıklandığı üzere, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı-davalı erkeğin ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, kadının kusurlu eylemlerinin kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği anlaşılmıştır. O halde, Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen "hakkaniyet kuralları" da dikkate alınarak davalı- davacı erkek yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararını kusur belirlemesi ve tazminatlar yönünden erkek yararına ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi ve tazminatlar yönünden erkek yararına BOZULMASINA,
3. Davalı-davacı erkek vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Temyiz peşin harcının istek halinde yatırana iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
M. Kasım Çetin Seydi Kahveci Sevil Kartal Harun Can Hatıran Alper