
SATIŞIN ZAMANI HAKKINDA HÜKÜM YER ALMASA DA, TAŞINMAZIN SATIŞI İÇİN MAKUL BİR SÜRENİN GEÇMESİNDEN DOLAYI DAVALININ SATIŞA YANAŞMAMASI HAKKIN KÖTÜYE KULLANILMASIDIR.
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2024/2137
Karar No : 2024/8380
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 10.01.2024
SAYISI : 2021/1424 E., 2024/58 K.
Taraflar arasında açılan anlaşmalı boşanma protokolünden kaynaklı alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; tarafların Bakırköy 1. Aile Mahkemesinin 2010/836 Esas, 2011/606 Karar sayılı ve 06.07.2011 tarihli ilamıyla boşandıklarını, kararın 13.09.2011 tarihinde kesinleştiğini, boşanma ilamında Gençosman Mah. Merhale Sk. B. Blokları No:1./2 Güngören-İstanbul (Güngören İlçesi, Viranbağ Mevki, 4 Pafta, 12.42 Parselde) adresinde kain bağımsız bölüm dairenin ödenen taksitlerinin yarısına tekabül eden 12.300 USD paranın evin satılması halinde satışından itibaren 15 gün içerisinde davacıya ödeneceğini hükmedildiğini, davalıya defaten arayarak evin satılması ve ilamda hükmedilen 12.300 USD'nin tarafına ödenmesini talep ettiğini, bugüne kadar netice alınmadığını, davalının evi satmadığı gibi ödenmesi hükmedilen 12.300 USD'yi ödemediğini iddia ederek davasının kabulüne, öncelikle taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, davalı adına kayıtlı İstanbul İli, Güngören İlçesi, Viranbağ Mevki, 4 pafta, 12.42 parsel, Gençosman Mah. Merhale Sk. B. Blokları No:1./2 Güngören-İstanbul adresinde bulunan taşınmazın satılmasına ve davacının hissesine tekabül eden 12.300 USD bedelin boşanma tarihinden işleyecek faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın boşanmanın kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içinde açılmadığını, zamanaşımı itirazında bulunduğunu, davanın alacak davası olması itibariyle görev itirazlarının olduğunu, davanın niteliğinin açıklanmasının gerektiğini, usuli eksikliklerin olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Bakırköy 1. Aile Mahkemesinin 2010/836 Esas, 2011/606 Karar sayılı gerekçeli kararının üçüncü maddesinde "kredi ödemesi devam eden Mustafa Y. adına kayıtlı bulunan ve halen (Gençosman Mahallesi Merhale Sokak B. Blokları No:1./2 Güngören-İstanbul) oturduğu bağımsız bölüm dairenin satılmayacağı, Mustafa Y. tarafından Banu Y.'a taahhüt edildiğini, müşterek hayatın devamı sırasında bu daire ile ilgili taksitlere mahsuben ödenen paranın yarısı kabul edilen 20.000 TL karşılığı 12.300 USD evin satılması halinde satışından itibaren 15 gün içerisinde Banu Y.'a Mustafa Y. tarafından ödeneceğini, bu amaçla protokol tarihinde açık tarihli 12.300 USD tutarındaki bir adet bono Mustafa Y. tarafından düzenlenerek teminat olarak Banu Y.'a verildiğini, Banu Y.'ın evlilik birliği içinde alınan ve halen taksitleri ödenen bakiye borcu bulunan evden başkaca bir alacağı ve hakkının olmadığı" şeklinde belirtildiği, 29.06.2011 tarihli protokolün aynen onaylandığı, davanın anlaşmalı boşanma protokolüne aykırılıktan kaynaklanan alacak talebine ilişkin olduğu, bu hususta aile mahkemelerinin görevli olduğu, alacağın 10 yıllık zaman aşımına tabi olup davalının zaman aşımı itirazının yerinde olmadığı, davalının taşınmazı satmamasının hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olduğu, davacının dava açmakta haklı olduğu gerekçesi ile davanın kabulü ile 12.300$'ın dava tarihi itibariyle işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; talep aşılarak karar verilmesinin hatalı olduğunu, protokole uyulmasına karşın bu karara nasıl ulaşıldığının gerekçede yer almamasının doğru olmadığını, yeterli inceleme yapılmamasının hatalı olduğunu, itirazlarının gerekçede yer almamasının hatalı olduğunu ileri sürerek kararın tümü yönünden kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, taraflarca tanzim edilen protokolde taşınmazın satımı ile ilgili vade belirlenmemesi, taşınmazın satışı halinde davacı tarafa 12.300 USD ödeme yapılacağının düzenlenmesi, dava tarihi itibari ile taşınmazın satılma durumunun olmadığı, yani protokolün ödeme yapılmasına ilişkin ön şartın gerçekleşmemiş olduğu, davalının temerrüde düşürülmediği gerekçesi ile İlk Derece Mahkemesinin davanın kabulüne dair karar ve gerekçesinin dosya kapsamı ile uyumlu olmadığı sonucuna varıldığı; bu nedenle davalının, davacının taşınmazın satılması ile birlikte 12.300 USD talep etmesine rağmen davanın sadece alacak davası gibi değerlendirilerek karar verilmesi, davacının talebinin aşılarak sadece alacak davası olarak değerlendirilmesinin ve gerekçede de bu duruma değinmeden neden bu şekilde karar verildiğinin belirtilmediği, dava dilekçesinde talep edilen taşınmazın satılması boyutunun karar da hiç değerlendirilmediği, Mahkemenin talebin katılma alacağı mı protokolden kaynaklı bir alacak mı olduğu noktasında araştırma yapılmadığı, kısmen kabul kısmen ret kararı verilmesine rağmen yargılama gideri ve vekalet ücreti konusunda hatalı karar verilmediği, karşı vekalet ücretine hükmedilmediği, hangi kur üzerinden vekalet ücreti hesaplandığının belirtilmediği, davacının taşınmazın satılma durumunun ret edilmesine rağmen taşınmazın bedeli noktasında araştırma ve keşif yapılmadan karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu yönünden itirazlarının ise davanın reddine karar verilmesi nedeniyle istinaf başvurularının konusuz kaldığı gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle; davanın reddine, diğer itirazlarına konu istinaf başvurularının ise konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına oy çokluğu ile karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; aşamalardaki beyanlarını tekrarlamakla birlikte, taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının tümü yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, anlaşmalı protokol hükmünün yerine getirilip getirilmediği ile davalının ödemeyi taahhüt ettiği bedeli ödemeksizin taşınmazın satışına yanaşmamasının doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Somut olayda, dava anlaşmalı boşanma protokolüne aykırılıktan kaynaklanan alacak talebine ilişkindir. Dosyanın incelenmesinde tarafların 06.07.2011 tarihinde anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verildiği, bu kararın kesinleştiği, tarafların anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verilen Bakırköy 1. Aile Mahkemesinin 2010/836 Esas, 2011/606 Karar sayılı kararının gerekçesinde protokolün 3. maddesinde "kredi ödemesi devam eden Mustafa Y. adına kayıtlı bulunan ve halen oturduğu bağımsız bölüm dairenin satılmayacağı, Mustafa Y. tarafından Banu Y.'a taahhüt edildiğini, ortak hayatın devamı sırasında bu daire ile ilgili taksitlere mahsuben ödenen paranın yarısı kabul edilen 20.000,00 TL karşılığı 12.300 USD evin satılması halinde satıştan itibaren 15 gün içerisinde Banu Y.'a Mustafa Y. tarafından ödeneceğini, bu amaçla protokol tarihinde açık tarihli 12.300 USD tutarındaki bir adet bono Mustafa Y. tarafından düzenlenerek teminat olarak Banu Y.'a verildiğini, Banu Y.'ın evlilik birliği içinde alınan ve halen taksitleri ödenen bakiye borcu bulunan evden başkaca bir alacağı ve hakkının olmadığı" şeklinde hüküm bulunduğunun belirtildiği görülmüş olup taraflar arasında yapılan bu anlaşmada taşınmazın ne zaman satılacağına ilişkin tarih belirtilmemiştir. Boşanma kararı ile 29.06.2011 tarihli protokolün aynen onaylanmasına karar verilmiştir.
2. 04.06.1958 tarihli ve 15/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı gereğince, maddî olayları açıklamak taraflara; ileri sürülen olayları hukuken nitelemek, uygulanacak kanun hükümlerini tespit etmek ve uygulamak görevi hakime aittir. O halde, boşanma davasında, duruşmada alınan taraf beyanları, ibraz edilen ve Mahkemece kararın eki olarak kabul edilen ve onaylanan protokol ile; mal rejiminin tasfiyesine yönelik bir anlaşma yapıldığının kabulü gerekir. Aksi halde, davalının taşınmazın satışına yanaşmaması durumunda kendisini satış yapmaya zorlayacak başkaca hukuki yollar olmaması nedeniyle davacının protokolde belirtilen mal rejimi tasfiyesinden kaynaklanan talepte bulunamayacağı sonucunu oluşturacaktır ki bu durumda tarafların evlilik birliği içinde edindikleri mal varlığının tasfiyesi amacıyla anlaşmalı boşanma protokolü düzenlenirken oluşan iradelerine aykırılık teşkil edecektir.
3. Sonuç olarak 2011 yılında kesinleşen boşanma kararından dava tarihine kadar geçen süre dikkate alındığında taşınmazın satışı konusunda makul bir sürenin geçtiği, buna rağmen davalının satışa yanaşmamasının hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olduğu, hukukun kötü niyeti korumayacağının tabi olduğu dikkate alındığında evlilik birliği içinde ödenen taksitlerinin yarısına tekabül eden 12.300 USD'nin tahsiline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
IV. Karar
Yukarıda belirtildiği üzere temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.11.2024 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.
Başkan V. Üye Üye Üye Üye
A.Albayrak Doğan Sedat Demirtaş Çetin Durak Erdem Şimşek Şaban Kazdal
(Muhalif) (Muhalif)
KARŞI OY YAZISI
Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, gerekçe ve hüküm kısmı itibariyle hukuka uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmesi gerektiği kanaatinde olduğumuzdan, sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyoruz.
Üye Üye
Sedat Demirtaş Şaban Kazdal
(Muhalif) (Muhalif)
SATIŞIN ZAMANI HAKKINDA HÜKÜM YER ALMASA DA, TAŞINMAZIN SATIŞI İÇİN MAKUL BİR SÜRENİN GEÇMESİNDEN DOLAYI DAVALININ SATIŞA YANAŞMAMASI HAKKIN KÖTÜYE KULLANILMASIDIR.
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2024/2137
Karar No : 2024/8380
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 10.01.2024
SAYISI : 2021/1424 E., 2024/58 K.
Taraflar arasında açılan anlaşmalı boşanma protokolünden kaynaklı alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; tarafların Bakırköy 1. Aile Mahkemesinin 2010/836 Esas, 2011/606 Karar sayılı ve 06.07.2011 tarihli ilamıyla boşandıklarını, kararın 13.09.2011 tarihinde kesinleştiğini, boşanma ilamında Gençosman Mah. Merhale Sk. B. Blokları No:1./2 Güngören-İstanbul (Güngören İlçesi, Viranbağ Mevki, 4 Pafta, 12.42 Parselde) adresinde kain bağımsız bölüm dairenin ödenen taksitlerinin yarısına tekabül eden 12.300 USD paranın evin satılması halinde satışından itibaren 15 gün içerisinde davacıya ödeneceğini hükmedildiğini, davalıya defaten arayarak evin satılması ve ilamda hükmedilen 12.300 USD'nin tarafına ödenmesini talep ettiğini, bugüne kadar netice alınmadığını, davalının evi satmadığı gibi ödenmesi hükmedilen 12.300 USD'yi ödemediğini iddia ederek davasının kabulüne, öncelikle taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, davalı adına kayıtlı İstanbul İli, Güngören İlçesi, Viranbağ Mevki, 4 pafta, 12.42 parsel, Gençosman Mah. Merhale Sk. B. Blokları No:1./2 Güngören-İstanbul adresinde bulunan taşınmazın satılmasına ve davacının hissesine tekabül eden 12.300 USD bedelin boşanma tarihinden işleyecek faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın boşanmanın kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içinde açılmadığını, zamanaşımı itirazında bulunduğunu, davanın alacak davası olması itibariyle görev itirazlarının olduğunu, davanın niteliğinin açıklanmasının gerektiğini, usuli eksikliklerin olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Bakırköy 1. Aile Mahkemesinin 2010/836 Esas, 2011/606 Karar sayılı gerekçeli kararının üçüncü maddesinde "kredi ödemesi devam eden Mustafa Y. adına kayıtlı bulunan ve halen (Gençosman Mahallesi Merhale Sokak B. Blokları No:1./2 Güngören-İstanbul) oturduğu bağımsız bölüm dairenin satılmayacağı, Mustafa Y. tarafından Banu Y.'a taahhüt edildiğini, müşterek hayatın devamı sırasında bu daire ile ilgili taksitlere mahsuben ödenen paranın yarısı kabul edilen 20.000 TL karşılığı 12.300 USD evin satılması halinde satışından itibaren 15 gün içerisinde Banu Y.'a Mustafa Y. tarafından ödeneceğini, bu amaçla protokol tarihinde açık tarihli 12.300 USD tutarındaki bir adet bono Mustafa Y. tarafından düzenlenerek teminat olarak Banu Y.'a verildiğini, Banu Y.'ın evlilik birliği içinde alınan ve halen taksitleri ödenen bakiye borcu bulunan evden başkaca bir alacağı ve hakkının olmadığı" şeklinde belirtildiği, 29.06.2011 tarihli protokolün aynen onaylandığı, davanın anlaşmalı boşanma protokolüne aykırılıktan kaynaklanan alacak talebine ilişkin olduğu, bu hususta aile mahkemelerinin görevli olduğu, alacağın 10 yıllık zaman aşımına tabi olup davalının zaman aşımı itirazının yerinde olmadığı, davalının taşınmazı satmamasının hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olduğu, davacının dava açmakta haklı olduğu gerekçesi ile davanın kabulü ile 12.300$'ın dava tarihi itibariyle işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; talep aşılarak karar verilmesinin hatalı olduğunu, protokole uyulmasına karşın bu karara nasıl ulaşıldığının gerekçede yer almamasının doğru olmadığını, yeterli inceleme yapılmamasının hatalı olduğunu, itirazlarının gerekçede yer almamasının hatalı olduğunu ileri sürerek kararın tümü yönünden kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, taraflarca tanzim edilen protokolde taşınmazın satımı ile ilgili vade belirlenmemesi, taşınmazın satışı halinde davacı tarafa 12.300 USD ödeme yapılacağının düzenlenmesi, dava tarihi itibari ile taşınmazın satılma durumunun olmadığı, yani protokolün ödeme yapılmasına ilişkin ön şartın gerçekleşmemiş olduğu, davalının temerrüde düşürülmediği gerekçesi ile İlk Derece Mahkemesinin davanın kabulüne dair karar ve gerekçesinin dosya kapsamı ile uyumlu olmadığı sonucuna varıldığı; bu nedenle davalının, davacının taşınmazın satılması ile birlikte 12.300 USD talep etmesine rağmen davanın sadece alacak davası gibi değerlendirilerek karar verilmesi, davacının talebinin aşılarak sadece alacak davası olarak değerlendirilmesinin ve gerekçede de bu duruma değinmeden neden bu şekilde karar verildiğinin belirtilmediği, dava dilekçesinde talep edilen taşınmazın satılması boyutunun karar da hiç değerlendirilmediği, Mahkemenin talebin katılma alacağı mı protokolden kaynaklı bir alacak mı olduğu noktasında araştırma yapılmadığı, kısmen kabul kısmen ret kararı verilmesine rağmen yargılama gideri ve vekalet ücreti konusunda hatalı karar verilmediği, karşı vekalet ücretine hükmedilmediği, hangi kur üzerinden vekalet ücreti hesaplandığının belirtilmediği, davacının taşınmazın satılma durumunun ret edilmesine rağmen taşınmazın bedeli noktasında araştırma ve keşif yapılmadan karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu yönünden itirazlarının ise davanın reddine karar verilmesi nedeniyle istinaf başvurularının konusuz kaldığı gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle; davanın reddine, diğer itirazlarına konu istinaf başvurularının ise konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına oy çokluğu ile karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; aşamalardaki beyanlarını tekrarlamakla birlikte, taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının tümü yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, anlaşmalı protokol hükmünün yerine getirilip getirilmediği ile davalının ödemeyi taahhüt ettiği bedeli ödemeksizin taşınmazın satışına yanaşmamasının doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Somut olayda, dava anlaşmalı boşanma protokolüne aykırılıktan kaynaklanan alacak talebine ilişkindir. Dosyanın incelenmesinde tarafların 06.07.2011 tarihinde anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verildiği, bu kararın kesinleştiği, tarafların anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verilen Bakırköy 1. Aile Mahkemesinin 2010/836 Esas, 2011/606 Karar sayılı kararının gerekçesinde protokolün 3. maddesinde "kredi ödemesi devam eden Mustafa Y. adına kayıtlı bulunan ve halen oturduğu bağımsız bölüm dairenin satılmayacağı, Mustafa Y. tarafından Banu Y.'a taahhüt edildiğini, ortak hayatın devamı sırasında bu daire ile ilgili taksitlere mahsuben ödenen paranın yarısı kabul edilen 20.000,00 TL karşılığı 12.300 USD evin satılması halinde satıştan itibaren 15 gün içerisinde Banu Y.'a Mustafa Y. tarafından ödeneceğini, bu amaçla protokol tarihinde açık tarihli 12.300 USD tutarındaki bir adet bono Mustafa Y. tarafından düzenlenerek teminat olarak Banu Y.'a verildiğini, Banu Y.'ın evlilik birliği içinde alınan ve halen taksitleri ödenen bakiye borcu bulunan evden başkaca bir alacağı ve hakkının olmadığı" şeklinde hüküm bulunduğunun belirtildiği görülmüş olup taraflar arasında yapılan bu anlaşmada taşınmazın ne zaman satılacağına ilişkin tarih belirtilmemiştir. Boşanma kararı ile 29.06.2011 tarihli protokolün aynen onaylanmasına karar verilmiştir.
2. 04.06.1958 tarihli ve 15/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı gereğince, maddî olayları açıklamak taraflara; ileri sürülen olayları hukuken nitelemek, uygulanacak kanun hükümlerini tespit etmek ve uygulamak görevi hakime aittir. O halde, boşanma davasında, duruşmada alınan taraf beyanları, ibraz edilen ve Mahkemece kararın eki olarak kabul edilen ve onaylanan protokol ile; mal rejiminin tasfiyesine yönelik bir anlaşma yapıldığının kabulü gerekir. Aksi halde, davalının taşınmazın satışına yanaşmaması durumunda kendisini satış yapmaya zorlayacak başkaca hukuki yollar olmaması nedeniyle davacının protokolde belirtilen mal rejimi tasfiyesinden kaynaklanan talepte bulunamayacağı sonucunu oluşturacaktır ki bu durumda tarafların evlilik birliği içinde edindikleri mal varlığının tasfiyesi amacıyla anlaşmalı boşanma protokolü düzenlenirken oluşan iradelerine aykırılık teşkil edecektir.
3. Sonuç olarak 2011 yılında kesinleşen boşanma kararından dava tarihine kadar geçen süre dikkate alındığında taşınmazın satışı konusunda makul bir sürenin geçtiği, buna rağmen davalının satışa yanaşmamasının hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olduğu, hukukun kötü niyeti korumayacağının tabi olduğu dikkate alındığında evlilik birliği içinde ödenen taksitlerinin yarısına tekabül eden 12.300 USD'nin tahsiline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
IV. Karar
Yukarıda belirtildiği üzere temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.11.2024 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.
Başkan V. Üye Üye Üye Üye
A.Albayrak Doğan Sedat Demirtaş Çetin Durak Erdem Şimşek Şaban Kazdal
(Muhalif) (Muhalif)
KARŞI OY YAZISI
Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, gerekçe ve hüküm kısmı itibariyle hukuka uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmesi gerektiği kanaatinde olduğumuzdan, sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyoruz.
Üye Üye
Sedat Demirtaş Şaban Kazdal
(Muhalif) (Muhalif)