KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.
Yazdır

ERKEĞİN SADAKAT YÜKÜMLÜLÜĞÜNE AYKIRI DAVRANIŞININ SÜREGELEN NİTELİKTE OLDUĞUNDAN UZUN YILLARDIR BU DURUMUN KADIN TARAFINDAN BİLİNMESİ AF KAPSAMINDA DEĞERLENDİRİLEMEZ.

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2023/9934
Karar No      : 2024/7968

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                       : 
Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
TARİHİ                                 : 19.10.2023
SAYISI                                 : 2023/1848 E., 2023/1936 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı kaldırma kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kadının başvurusunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, erkeğin başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; evlilikten 20 yıl sonra erkeğin resmi olmayan ikinci bir evlilik yaptığını,  bu süreçte kadının ihtiyaçlarını karşılamaktan kaçındığını, kadına ve ortak çocuğa sık sık fiziksel şiddet uyguladığını, ortak çocuk hastalandığında hastaneye götürmediğini, kızının evlenmesine izin vermediğini, kadını ve ortak kızlarını evden kovduğunu belirterek davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 100.000,00 TL maddî, 100.000.00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; iddiaların asılsız olduğunu, erkeğin yeniden evlenmesini kadının ve annesinin istediğini, o zamanlarda kadının evlilik yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle erkeğin boşanmak istediğini, kadının annesinin bu durumu bilmesi nedeniyle "boşanmayın, seni yeniden evlendirelim" dediğini, kadının da isteğiyle erkeğin ikinci bir evlilik yaptığını, kadının istemeye dahi geldiğini, aradan 23 sene geçtiğini, bu zamana kadar bu evliliğe itiraz etmediğini, kadının eldeki davayı kardeşlerinin baskısıyla açtığını, muhtarlık seçimlerinde kadının abileri ile erkeğin kardeşinin arasında tartışma yaşandığını, bu nedenle kadının kardeşleri hakkında ceza davası açıldığını, bu durumdan sonra kadının abilerinin telkini ile bu boşanma davasını açtığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1. İlk Derece Mahkemesinin 06/03/2022 tarih, 2020/5 Esas, 2022/82 Karar sayılı kararıyla erkeğin gayri resmi bir evliliğinin bulunduğunun sabit olduğu, uzun yıllardır bu birlikteliğin kadının bilgisi dahilinde olmasının tek başına af anlamına gelmeyeceği, zira kusurlu davranışın devam etmesinin tek başına kabul etme ya da affetme olarak değerlendirilemeyeceği, bu nedenle erkeğin sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, bununla birlikte erkeğin kadına ve ortak çocuğa fiziksel şiddet uyguladığı, kadını evden kovduğu, erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 8.000,00 TL maddî ve 8.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili tarafından hükmedilen nafaka ve tazminatların miktarı yönünden, davalı erkek vekili tarafından ise davanın kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile tazminatlar yönünden istinaf yoluna başvurulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesinin 20.05.2022 tarih, 2022/993 Esas, 2022/991 Karar sayılı kararıyla kadının taraf ehliyetine sahip olup olmadığının araştırılması yönünden kararın kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

2. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin kadını istemediği, birlikte yaşamaktan kaçındığı, evlilik birliğinin gerektirdiği yükümlülükleri yerine getirmediği, kadına fiziksel şiddet uyguladığı, her ne kadar erkeğin başka bir kadınla birlikte yaşadığ iddiasına dayanılmış ise de bu kadını istemeye davacı kadının da gittiği, yıllardır geçimsizlik olmadan yaşadıkları, erkeğin bu ikinci kadından da çocuk sahibi olduğu, bunun gerçekleşmesinden sonra uzun yıllar evliliğin devam ettiğini, bu nedenle bu vakıanın erkeğe kusur olarak yüklenmediği, erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir ve 1.000,00 TL yoksulluk nafakasına, 50.000,00 TL maddî ve 40.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; erkeğin sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığının sabit olduğu, bu kusurun yüklenmemesinin hatalı olduğu, hükmedilen yoksulluk nafakası ile tazminatların miktarının az olduğunu belirterek kusur belirlemesi, hükmedilen yoksulluk nafakası ve tazminatların miktarı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; erkeğin kusurunun bulunmadığını, hükmedilen nafaka ve tazminatların erkeğin ekonomik durumu ile orantılı olmadığını belirterek davanın kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile tazminatlar yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin kadına fiziki şiddet uyguladığı, bir başka kadınla birlikte yaşadığı, birlikte yaşamaktan kaçındığı, evinin giderlerini karşılamadığı, birlik görevlerinden kaçındığı, yüklenen bu kusurların sabit olduğu, kadın yararına hükmedilen tazminatların miktarının az olduğunu gerekçesiyle kadının tazminatların miktarına yönelik istinaf taleplerinin kabulü ile kararın hüküm kısmının ilgili bentlerinin kaldırılmasına, yerlerine yeniden hüküm kurulmasına, kadın yararına 75.000,00 TL maddî ve 75.000,00 TL manevî tazminata, kadının sair, erkeğin tüm istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, bunun af olarak değerlendirilmesinin hatalı olduğu, hükmedilen tazminatların miktarının kusura göre orantısız ve az olduğunu belirterek kusur belirlemesi, hükmedilen tazminatların miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin kusurunun bulunmadığını, kadının tanıklarına itibar edilip erkeğin tanıklarına itibar edilmediğini, kadının tanığına yönlendirici soru sorulduğunu, kadının ailesi ile oluşan husumet nedeniyle açılan ceza davasının değerlendirilmediğini, Bölge Adliye Mahkemesi kararında erkeğin başka bir kadınla birlikte yaşadığı kusurunun da eklendiğini, kararlar arasında çelişki yaratıldığını, kadının ev işlerinin yapamadığının sabit olduğunu, erkeğin engelli olması nedeniyle çalışamadığını, hükmedilen yoksulluk nafakası ile tazminatların erkeğin ekonomik durumu ile orantılı olmadığını belirterek davanın kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen yoksulluk nafakası ile tazminatlar yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davanın kabulü, kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası ile tazminatlar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı erkeğin tüm, davacı kadının aşağıdaki paragraf kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Mahkemece erkeğe sadakatsizlik kusuru yüklenmemiş ise de, erkeğin sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışının süregelen nitelikte olduğu, uzun yıllardır bu durumun kadın tarafından bilinmesinin af kapsamında değerlendirilemeyeceği, bu nedenle erkeğe yüklenen diğer kusurların yanında sadakat yükümlülüğüne aykırı davranış kusurunun da yüklenmesi ve erkeğin yine tam kusurlu olduğuna karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden sonucu itibariyle doğru bulunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinin düzeltilerek onanması 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmü gereğidir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı erkeğin tüm, davacı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davacı kadının kusur belirlemesine yönelik istinaf talebinin kabulü ile sonucu itibariyle doğru olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinin değiştirilerek ve düzeltilerek ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan                           Üye                       Üye                   Üye                Üye
Mehmet Kasım Çetin     Seydi Kahveci       Çetin Durak      Sevil Kartal     Şaban Kazdal