
DÖVİZ ALACAĞINDAKİ KESİNLİK SINIRI KARAR TARİHİNDEKİ KUR ÜZERİNDEN BELİRLENMELİDİR.
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
Esas No : 2024/9-159
Karar No : 2024/658
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 10.10.2023
SAYISI : 2023/1719 E., 2023/1907 K.
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 24.05.2023 tarihli ve 2023/1122 Esas,
2023/7668 Karar sayılı BOZMA kararı
Taraflar arasındaki işçilik alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı davalı vekilinin temyiz isteminde bulunması üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; yapılan inceleme sonucunda gereği düşünüldü:
Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz başvurusunun reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre hüküm altına alınan ve temyize konu edilen net 441 USD ulusal bayram ve genel tatil ücreti, net 1449 USD hafta tatili ücreti, net 4.288 USD fazla çalışma ücretinin (direnme kararının verildiği 10.10.2023 tarihindeki Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası USD efektif satış kurunun 27,77 TL olduğu dikkate alınarak TL karşılığı hesaplanmıştır) toplam miktarı 171.563,06 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalmaktadır.
Hâl böyle olunca davalı vekilinin temyiz başvurusunun miktardan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı vekilinin temyiz başvurusunun miktardan REDDİNE,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
İÇTİHAT YORUMU : Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 13 Haziran 2023 tarihli kararının karşı oyunda bahsi geçen “yabancı para alacağına ilişkin bir davada verilen hükmün kanun yolu kesinlik sınırının dava tarihindeki kura göre mi yoksa karar tarihindeki kura göre mi tespit edilmesi gerektiği” konusundaki 16.03.2021 başvuru tarihli içtihatların birleştirilmesi başvurusu ve Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu’nun 09.12.2021 tarihli ve 338 sayılı Kararı için bkz.
BİLGİ : Bu konu hakkındaki çalışma için bkz. AKKAYA, Tolga, Yabancı Para Alacaklarında İstinaf ve Temyizde Kesinlik Sınırının Uygulanması, Prof. Dr. Baki Kuru Anısına Armağan, C: I, Ankara, 2025, s. 59-75.
Ayrıca, söz konusu “yabancı para alacağına ilişkin bir davada verilen hükmün kanun yolu kesinlik sınırının dava tarihindeki kura göre mi yoksa karar tarihindeki kura göre mi tespit edilmesi” gerektiği konusundaki 16.03.2021 başvuru tarihli içtihatların birleştirilmesi başvurusunun, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu’nun 09.12.2021 tarihli ve 338 sayılı Kararı ile “aykırılık bulunduğu ileri sürülen kararlar arasında içtihat aykırılığı sonucunu doğuracak sürekli bir durum mevcut olmadığı anlaşıldığından içtihatları birleştirme yoluna gidilmesine gerek olmadığına” karar verilmesi, doktrinde şu şekilde eleştiri konusu yapılmıştır.
“Yargıtay hukuk dairelerinin yabancı para alacaklarında temyiz kesinlik sınırının uygulanmasında dikkate alınacak döviz kuru için farklı tarihleri dikkate alması ve aynı hukuki konuda çelişen kararlar vermesi, yargı organları tarafından sağlanması gereken hukuki belirlilik ve öngörülebilirlik ilkelerini ihlal etmektedir. Daha önce Yargıtay Başkanlar Kurulu bu konuda sürekli bir çelişki durumu olmadığı gerekçesiyle içtihatların birleştirilmesi talebini reddetmişse de ülkede hukuk birliğinin sağlanması ve hukukun geliştirilmesi görevi olan Yargıtay’ın Anayasa’ya, temel hak ve hürriyetlere ve hukuki korunma talebinde bulunan kişilerin menfaatlerini koruyan amaçsal bir yorumla içtihadı birleştirme kararı vermesinde fayda bulunmaktadır.” (AKKAYA, s. 73)
BİLGİ : Bu konu ile bağlantılı olarak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile düzenlenen istinaf ve temyize ilişkin kesinlik ve parasal sınırların belirlenmesinde, dava tarihi yerine hükmün verildiği tarihin esas alınmasına ilişkin ibare Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir.
“… 52. Kural gereğince istinaf veya temyiz yoluna başvuru açısından dava konusunun değer ve miktar itibarıyla hükmün verildiği tarihte geçerli olan parasal tutarların altında kalması hâlinde mahkeme veya bölge adliye mahkemesi kararına karşı kanun yoluna başvurulması mümkün değildir.
53. Kişilerin dava konusunu oluşturan alacak ya da malın değerine göre -kanun yollarına başvurmada o tarihte geçerli olan parasal değerleri (kesinlik sınırı) de dikkate alarak- dava/karşı dava ya da ıslah talebinde bulunabilecekleri açıktır. Kanun koyucunun kanun yoluna başvurmada belirlediği kesinlik sınırını yargılamanın devam ettiği süreçte yıldan yıla güncellediği dikkate alındığında enflasyon nedeniyle ekonomik önemini yitiren dava konusu mal ya da alacağın değerinin de enflasyonun olumsuz etkisinden koruması gerekmektedir.
54. Zira hukuki ilişkinin doğduğu, uyuşmazlığa konu olayın veya hukuki durumun gerçekleştiği ya da davanın açıldığı tarihte geçerli olan parasal sınırlara göre istinafa veya temyize başvurulabilecek bir karara karşı kural nedeniyle özellikle yargılamaların uzun sürdüğü durumlarda hükmün verildiği tarihte geçerli olan parasal tutarlara göre kanun yoluna başvurulması imkânı ortadan kalkabilecektir.
55. Kanun yoluna başvuru açısından kural gereğince parasal değer (kesinlik sınırı) güncellenirken, dava konusu mal ya da alacağın değerinin güncellenmemesi nedeniyle enflasyondan dolayı oluşan külfetin tamamı davanın taraflarına yüklenmektedir. Bu yönüyle kural kapsamında tarafların kanun yoluna başvuramamaları nedeniyle katlanacakları külfet ile yargılamanın en az maliyetle ve en kısa zamanda sonuçlandırılması yönündeki kamusal yarar arasındaki dengenin taraflar aleyhine bozulduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla kişilere aşırı bir külfet yüklediği anlaşılan kuralla hükmün denetlenmesini talep etme hakkına getirilen sınırlamanın orantısız ve ölçüsüz olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
56. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 13. ve 36. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.” (AYM., 04.12.2024, 2023/182 E. - 2024/203 K. - RG., 30.01.2025, S: 32798)
BİLGİ : 04.06.2025 tarihli ve 7550 sayılı Kanunun 20. maddesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ek 1 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve üçüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.
“(2) 200 üncü ve 201 inci maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hukuki işlemin yapıldığı, 341 inci, 362 nci ve 369 uncu maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında davanın açıldığı tarihteki miktar esas alınır.”
DÖVİZ ALACAĞINDAKİ KESİNLİK SINIRI KARAR TARİHİNDEKİ KUR ÜZERİNDEN BELİRLENMELİDİR.
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
Esas No : 2024/9-159
Karar No : 2024/658
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 10.10.2023
SAYISI : 2023/1719 E., 2023/1907 K.
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 24.05.2023 tarihli ve 2023/1122 Esas,
2023/7668 Karar sayılı BOZMA kararı
Taraflar arasındaki işçilik alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı davalı vekilinin temyiz isteminde bulunması üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; yapılan inceleme sonucunda gereği düşünüldü:
Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz başvurusunun reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre hüküm altına alınan ve temyize konu edilen net 441 USD ulusal bayram ve genel tatil ücreti, net 1449 USD hafta tatili ücreti, net 4.288 USD fazla çalışma ücretinin (direnme kararının verildiği 10.10.2023 tarihindeki Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası USD efektif satış kurunun 27,77 TL olduğu dikkate alınarak TL karşılığı hesaplanmıştır) toplam miktarı 171.563,06 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalmaktadır.
Hâl böyle olunca davalı vekilinin temyiz başvurusunun miktardan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı vekilinin temyiz başvurusunun miktardan REDDİNE,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
İÇTİHAT YORUMU : Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 13 Haziran 2023 tarihli kararının karşı oyunda bahsi geçen “yabancı para alacağına ilişkin bir davada verilen hükmün kanun yolu kesinlik sınırının dava tarihindeki kura göre mi yoksa karar tarihindeki kura göre mi tespit edilmesi gerektiği” konusundaki 16.03.2021 başvuru tarihli içtihatların birleştirilmesi başvurusu ve Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu’nun 09.12.2021 tarihli ve 338 sayılı Kararı için bkz.
BİLGİ : Bu konu hakkındaki çalışma için bkz. AKKAYA, Tolga, Yabancı Para Alacaklarında İstinaf ve Temyizde Kesinlik Sınırının Uygulanması, Prof. Dr. Baki Kuru Anısına Armağan, C: I, Ankara, 2025, s. 59-75.
Ayrıca, söz konusu “yabancı para alacağına ilişkin bir davada verilen hükmün kanun yolu kesinlik sınırının dava tarihindeki kura göre mi yoksa karar tarihindeki kura göre mi tespit edilmesi” gerektiği konusundaki 16.03.2021 başvuru tarihli içtihatların birleştirilmesi başvurusunun, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu’nun 09.12.2021 tarihli ve 338 sayılı Kararı ile “aykırılık bulunduğu ileri sürülen kararlar arasında içtihat aykırılığı sonucunu doğuracak sürekli bir durum mevcut olmadığı anlaşıldığından içtihatları birleştirme yoluna gidilmesine gerek olmadığına” karar verilmesi, doktrinde şu şekilde eleştiri konusu yapılmıştır.
“Yargıtay hukuk dairelerinin yabancı para alacaklarında temyiz kesinlik sınırının uygulanmasında dikkate alınacak döviz kuru için farklı tarihleri dikkate alması ve aynı hukuki konuda çelişen kararlar vermesi, yargı organları tarafından sağlanması gereken hukuki belirlilik ve öngörülebilirlik ilkelerini ihlal etmektedir. Daha önce Yargıtay Başkanlar Kurulu bu konuda sürekli bir çelişki durumu olmadığı gerekçesiyle içtihatların birleştirilmesi talebini reddetmişse de ülkede hukuk birliğinin sağlanması ve hukukun geliştirilmesi görevi olan Yargıtay’ın Anayasa’ya, temel hak ve hürriyetlere ve hukuki korunma talebinde bulunan kişilerin menfaatlerini koruyan amaçsal bir yorumla içtihadı birleştirme kararı vermesinde fayda bulunmaktadır.” (AKKAYA, s. 73)
BİLGİ : Bu konu ile bağlantılı olarak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile düzenlenen istinaf ve temyize ilişkin kesinlik ve parasal sınırların belirlenmesinde, dava tarihi yerine hükmün verildiği tarihin esas alınmasına ilişkin ibare Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir.
“… 52. Kural gereğince istinaf veya temyiz yoluna başvuru açısından dava konusunun değer ve miktar itibarıyla hükmün verildiği tarihte geçerli olan parasal tutarların altında kalması hâlinde mahkeme veya bölge adliye mahkemesi kararına karşı kanun yoluna başvurulması mümkün değildir.
53. Kişilerin dava konusunu oluşturan alacak ya da malın değerine göre -kanun yollarına başvurmada o tarihte geçerli olan parasal değerleri (kesinlik sınırı) de dikkate alarak- dava/karşı dava ya da ıslah talebinde bulunabilecekleri açıktır. Kanun koyucunun kanun yoluna başvurmada belirlediği kesinlik sınırını yargılamanın devam ettiği süreçte yıldan yıla güncellediği dikkate alındığında enflasyon nedeniyle ekonomik önemini yitiren dava konusu mal ya da alacağın değerinin de enflasyonun olumsuz etkisinden koruması gerekmektedir.
54. Zira hukuki ilişkinin doğduğu, uyuşmazlığa konu olayın veya hukuki durumun gerçekleştiği ya da davanın açıldığı tarihte geçerli olan parasal sınırlara göre istinafa veya temyize başvurulabilecek bir karara karşı kural nedeniyle özellikle yargılamaların uzun sürdüğü durumlarda hükmün verildiği tarihte geçerli olan parasal tutarlara göre kanun yoluna başvurulması imkânı ortadan kalkabilecektir.
55. Kanun yoluna başvuru açısından kural gereğince parasal değer (kesinlik sınırı) güncellenirken, dava konusu mal ya da alacağın değerinin güncellenmemesi nedeniyle enflasyondan dolayı oluşan külfetin tamamı davanın taraflarına yüklenmektedir. Bu yönüyle kural kapsamında tarafların kanun yoluna başvuramamaları nedeniyle katlanacakları külfet ile yargılamanın en az maliyetle ve en kısa zamanda sonuçlandırılması yönündeki kamusal yarar arasındaki dengenin taraflar aleyhine bozulduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla kişilere aşırı bir külfet yüklediği anlaşılan kuralla hükmün denetlenmesini talep etme hakkına getirilen sınırlamanın orantısız ve ölçüsüz olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
56. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 13. ve 36. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.” (AYM., 04.12.2024, 2023/182 E. - 2024/203 K. - RG., 30.01.2025, S: 32798)
BİLGİ : 04.06.2025 tarihli ve 7550 sayılı Kanunun 20. maddesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ek 1 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve üçüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.
“(2) 200 üncü ve 201 inci maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hukuki işlemin yapıldığı, 341 inci, 362 nci ve 369 uncu maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında davanın açıldığı tarihteki miktar esas alınır.”