
DAVALI EŞ DAVAYA CEVAP SÜRESİ DOLMADAN VE DAVAYA CEVAP VERMEDEN ÖLDÜĞÜNE GÖRE MİRASÇILAR TARAFINDAN BİLDİRİLEN DELİLLER TOPLANARAK YARGILAMA YAPILABİLİR.
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2023/2500
Karar No : 2024/10174
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm; davacı- davalı kadın vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmiş olup kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 19.11.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde duruşmalı temyiz eden davacı- davalı Nazan Ç. vekili Avukat Ö.U.G. ve karşı taraf davalı- davacı Emrah Ç. mirasçıları vekilleri Avukat M.D., Avukat Y.K.E., Avukat M.S.P., Avukat G.N.Ç. ve Avukat R.A. geldiler geldiler. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen günde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
Davacı- davalı kadın tarafından 28.02.2021 tarihinde 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı iddiası ile boşanma davası açılmış, davalı- davacı erkek henüz davaya cevap vermeden ve cevap süresi dolmadan 07.03.2021 tarihinde ölmüş, evlilik davalı- davacı erkeğin ölümü ile 07.03.2021 tarihinde son bulmuştur. Davaya davalı- davacı erkeğin mirasçıları tarafından 4721 sayılı Kanun'un 181 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca devam edilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince davacı- davalı kadının kusurlu olduğunun tespitine hükmedilmiş, hüküm davacı- davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmiştir.
4721 sayılı Kanun'un 181 inci maddesinin ikinci fıkrası, boşanma davası devam ederken eşlerden birinin ölümü halinde ölen eşin mirasçılarına, diğer eşin kusurunun tespiti için davaya devam etme hakkı tanır. Bu hak kapsamında mirasçı yahut mirasçılar tarafından devam eden davada, sağ kalan eşin boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kusurlu olduğunun sabit kabul edilmesi halinde, sağ kalan eş maddenin birinci fıkrasında belirtildiği gibi ölenin eşi sıfatıyla yasal mirasçısı olamayacak ve boşanmadan önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendisine sağlanan hakları, aksi tasarruftan anlaşılmadıkça kaybedecektir. Mirasçı yahut mirasçılar tarafından devam eden davada sağ kalan eşin boşanmaya sebebiyet veren olaylarda herhangi bir kusurunun bulunmadığının tespit edilmesi halinde ise, sağ kalan eş bu kez ölen kişinin eşi sıfatıyla yasal mirasçı olacaktır. Bu kapsamda ölenin mirasçılarından birinin devam ettirdiği dava, sağ kalan eşin ve ölenin mirasçıları arasında münhasıran miras hukukuna ilişkin olup, evlilik ölüm ile sona erdiğinden artık aile hukukunun kapsamı dışında kalır. Yasal mirasçılar tarafından 4721 sayılı Kanun'un 181 inci maddesinin 2 inci fıkrası uyarınca devam edilen davada, yasal mirasçılar, davaya ölüm tarihi itibari ile murisin halefi olarak davaya kaldığı yerden devam edeceklerine göre; mirasçıların, murisleri tarafından yapılmış usul işlemlerini değiştirmeleri imkanı bulunmadığı gibi muris tarafından süresi içerisinde yapılmayan bir işlemi yapmalarında da yasal olanak bulunmamaktadır. Bir başka anlatımla yasal süre içerisinde davaya cevap vermeyen eşin ölümü, mirasçıları için davaya cevap verme imkanı tanımaz yahut davalı murisin dilekçeler aşamasında ileri sürdüğü vakıalar ve bu vakıalara yönelik deliller, mirasçılar tarafından değiştirilemez, yenisi eklenemez. Buna karşın muris henüz davaya cevap vermeden ve cevap süresi dolmadan ölmüş ise, mirasçıların davaya 4721 sayılı Kanun'un 181 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca devam etmesi halinde, mirasçılar murisin yerine geçerek, sağ kalan eşin kusurunun ispatı kapsamında vakıalar ve bu vakıalara ilişkin delillerini bildirilebilirler.
Somut uyuşmazlıkta da, davalı eş davaya cevap süresi dolmadan ve davaya cevap vermeden öldüğüne göre, mirasçılar tarafından sağ kalan davacı- davalı kadının kusuruna esas vakıaların ve bu vakıaların ispatı hususunda bildirilen delillerin toplanarak yargılama yapılmasında usule aykırı bir yön bulunmayıp, davacı tarafın bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir.
Ne var ki Bölge Adliye Mahkemesince davacı- davalı kadının, eşinin ilk evliliğinden olma çocuklarını, ortak eve kabul etmediği, bu şekilde kişisel ilişkiyi engellediği, kendinden önceki evliliğinden olma çocukları geldiğinde de erkeği evden uzaklaştırdığı yönündeki kusurları tanık anlatımları kapsamında sabit kabul edilerek, davacı- davalı kadının kusurlu olduğunun tespitine karar verilmiş ise de; dinlenen tanıklarının sözlerinin bir kısmı birliğin temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Gerçekleşen bu durum karşısında, kadının boşanmaya sebebiyet verecek derecede kusurunun bulunmadığının tespitine karar verilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda belirtildiği üzere BOZULMASINA,
Duruşma için takdir olunan 28.000,00 TL'lik vekâlet ücretinin davalı- davacı mirasçılarından alınarak Nazan'a verilmesine,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
19.12.2024 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Mehmet Kasım Çetin Sedat Demirtaş Çetin Durak Sevil Kartal Hatıran Alper
(Muhalif) (Muhalif)
K A R Ş I O Y
Davaya kusur tespiti yönünden devam eden mirasçılar, davalı- davacı erkeğin ölümüne kadar erkek tarafından dosyaya sunulan vakıalar ile bu vakıalara ilişkin delillere dayanabilir ve Mahkeme bu deliller çerçevesinde davayı incelemelidir. Davalı- davacı erkek cevap dilekçesi sunmamış ise davalı- davacı erkeğin ölümünden sonra davaya kusur tespiti yönünden devam eden mirasçıları, murisin yerine geçip vakıa yahut delil bildiremez ve bu vakıa ile deliller hükme esas alınamaz. Ölüm anında dayanılan vakıa ve sunulan deliller çerçevesinde hüküm kurulması zorunludur. Davalı- davacı erkek tarafından cevap dilekçesi sunulmadığına göre, kadının kusurlu olduğunun tespitine karar verilmesi de mümkün değildir. Bölge Adliye Mahkemesince münhasıran bu sebeple kadının kusurlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekirken, mirasçılar tarafından sunulan vakıalar ve bu vakıalara ilişkin delillerin irdelenerek sonuca ulaşılması usul ve yasaya aykırı olduğundan çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
Üye
Çetin Durak
K A R Ş I O Y
Davalı- davacı erkek mirasçıları tarafından usulüne uygun şekilde dayanılan vakıalar nazara alındığında, tanıkların somut, görgüye dayalı anlatımları kapsamında, davacı- davalı kadının evliliğin tamamına şamil olacak şekilde, eşinin ilk evliliğinden olma çocuklarını, ortak eve kabul etmediği, bu şekilde kişisel ilişkiyi engellediği, kendinden önceki evliliğinden olma çocukları geldiğinde de erkeği evden uzaklaştırıldığı hususları sabittir. Davacı- davalı kadının bu davranışları birliği temelinden sarsacak nitelikte olup, kadının kusurlu olduğu yönündeki temyize konu Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına hükmedilmesi gerekirken, bozulması yönündeki çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
Üye
Sevil Kartal
DAVALI EŞ DAVAYA CEVAP SÜRESİ DOLMADAN VE DAVAYA CEVAP VERMEDEN ÖLDÜĞÜNE GÖRE MİRASÇILAR TARAFINDAN BİLDİRİLEN DELİLLER TOPLANARAK YARGILAMA YAPILABİLİR.
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2023/2500
Karar No : 2024/10174
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm; davacı- davalı kadın vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmiş olup kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 19.11.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde duruşmalı temyiz eden davacı- davalı Nazan Ç. vekili Avukat Ö.U.G. ve karşı taraf davalı- davacı Emrah Ç. mirasçıları vekilleri Avukat M.D., Avukat Y.K.E., Avukat M.S.P., Avukat G.N.Ç. ve Avukat R.A. geldiler geldiler. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen günde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
Davacı- davalı kadın tarafından 28.02.2021 tarihinde 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı iddiası ile boşanma davası açılmış, davalı- davacı erkek henüz davaya cevap vermeden ve cevap süresi dolmadan 07.03.2021 tarihinde ölmüş, evlilik davalı- davacı erkeğin ölümü ile 07.03.2021 tarihinde son bulmuştur. Davaya davalı- davacı erkeğin mirasçıları tarafından 4721 sayılı Kanun'un 181 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca devam edilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince davacı- davalı kadının kusurlu olduğunun tespitine hükmedilmiş, hüküm davacı- davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmiştir.
4721 sayılı Kanun'un 181 inci maddesinin ikinci fıkrası, boşanma davası devam ederken eşlerden birinin ölümü halinde ölen eşin mirasçılarına, diğer eşin kusurunun tespiti için davaya devam etme hakkı tanır. Bu hak kapsamında mirasçı yahut mirasçılar tarafından devam eden davada, sağ kalan eşin boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kusurlu olduğunun sabit kabul edilmesi halinde, sağ kalan eş maddenin birinci fıkrasında belirtildiği gibi ölenin eşi sıfatıyla yasal mirasçısı olamayacak ve boşanmadan önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendisine sağlanan hakları, aksi tasarruftan anlaşılmadıkça kaybedecektir. Mirasçı yahut mirasçılar tarafından devam eden davada sağ kalan eşin boşanmaya sebebiyet veren olaylarda herhangi bir kusurunun bulunmadığının tespit edilmesi halinde ise, sağ kalan eş bu kez ölen kişinin eşi sıfatıyla yasal mirasçı olacaktır. Bu kapsamda ölenin mirasçılarından birinin devam ettirdiği dava, sağ kalan eşin ve ölenin mirasçıları arasında münhasıran miras hukukuna ilişkin olup, evlilik ölüm ile sona erdiğinden artık aile hukukunun kapsamı dışında kalır. Yasal mirasçılar tarafından 4721 sayılı Kanun'un 181 inci maddesinin 2 inci fıkrası uyarınca devam edilen davada, yasal mirasçılar, davaya ölüm tarihi itibari ile murisin halefi olarak davaya kaldığı yerden devam edeceklerine göre; mirasçıların, murisleri tarafından yapılmış usul işlemlerini değiştirmeleri imkanı bulunmadığı gibi muris tarafından süresi içerisinde yapılmayan bir işlemi yapmalarında da yasal olanak bulunmamaktadır. Bir başka anlatımla yasal süre içerisinde davaya cevap vermeyen eşin ölümü, mirasçıları için davaya cevap verme imkanı tanımaz yahut davalı murisin dilekçeler aşamasında ileri sürdüğü vakıalar ve bu vakıalara yönelik deliller, mirasçılar tarafından değiştirilemez, yenisi eklenemez. Buna karşın muris henüz davaya cevap vermeden ve cevap süresi dolmadan ölmüş ise, mirasçıların davaya 4721 sayılı Kanun'un 181 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca devam etmesi halinde, mirasçılar murisin yerine geçerek, sağ kalan eşin kusurunun ispatı kapsamında vakıalar ve bu vakıalara ilişkin delillerini bildirilebilirler.
Somut uyuşmazlıkta da, davalı eş davaya cevap süresi dolmadan ve davaya cevap vermeden öldüğüne göre, mirasçılar tarafından sağ kalan davacı- davalı kadının kusuruna esas vakıaların ve bu vakıaların ispatı hususunda bildirilen delillerin toplanarak yargılama yapılmasında usule aykırı bir yön bulunmayıp, davacı tarafın bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir.
Ne var ki Bölge Adliye Mahkemesince davacı- davalı kadının, eşinin ilk evliliğinden olma çocuklarını, ortak eve kabul etmediği, bu şekilde kişisel ilişkiyi engellediği, kendinden önceki evliliğinden olma çocukları geldiğinde de erkeği evden uzaklaştırdığı yönündeki kusurları tanık anlatımları kapsamında sabit kabul edilerek, davacı- davalı kadının kusurlu olduğunun tespitine karar verilmiş ise de; dinlenen tanıklarının sözlerinin bir kısmı birliğin temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Gerçekleşen bu durum karşısında, kadının boşanmaya sebebiyet verecek derecede kusurunun bulunmadığının tespitine karar verilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda belirtildiği üzere BOZULMASINA,
Duruşma için takdir olunan 28.000,00 TL'lik vekâlet ücretinin davalı- davacı mirasçılarından alınarak Nazan'a verilmesine,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
19.12.2024 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Mehmet Kasım Çetin Sedat Demirtaş Çetin Durak Sevil Kartal Hatıran Alper
(Muhalif) (Muhalif)
K A R Ş I O Y
Davaya kusur tespiti yönünden devam eden mirasçılar, davalı- davacı erkeğin ölümüne kadar erkek tarafından dosyaya sunulan vakıalar ile bu vakıalara ilişkin delillere dayanabilir ve Mahkeme bu deliller çerçevesinde davayı incelemelidir. Davalı- davacı erkek cevap dilekçesi sunmamış ise davalı- davacı erkeğin ölümünden sonra davaya kusur tespiti yönünden devam eden mirasçıları, murisin yerine geçip vakıa yahut delil bildiremez ve bu vakıa ile deliller hükme esas alınamaz. Ölüm anında dayanılan vakıa ve sunulan deliller çerçevesinde hüküm kurulması zorunludur. Davalı- davacı erkek tarafından cevap dilekçesi sunulmadığına göre, kadının kusurlu olduğunun tespitine karar verilmesi de mümkün değildir. Bölge Adliye Mahkemesince münhasıran bu sebeple kadının kusurlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekirken, mirasçılar tarafından sunulan vakıalar ve bu vakıalara ilişkin delillerin irdelenerek sonuca ulaşılması usul ve yasaya aykırı olduğundan çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
Üye
Çetin Durak
K A R Ş I O Y
Davalı- davacı erkek mirasçıları tarafından usulüne uygun şekilde dayanılan vakıalar nazara alındığında, tanıkların somut, görgüye dayalı anlatımları kapsamında, davacı- davalı kadının evliliğin tamamına şamil olacak şekilde, eşinin ilk evliliğinden olma çocuklarını, ortak eve kabul etmediği, bu şekilde kişisel ilişkiyi engellediği, kendinden önceki evliliğinden olma çocukları geldiğinde de erkeği evden uzaklaştırıldığı hususları sabittir. Davacı- davalı kadının bu davranışları birliği temelinden sarsacak nitelikte olup, kadının kusurlu olduğu yönündeki temyize konu Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına hükmedilmesi gerekirken, bozulması yönündeki çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
Üye
Sevil Kartal